Bu son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın, malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir plan yapar.
Stefan Zweig (1881-1942):Viyana’da varlıklı bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Zweig, yaşamı boyunca Avrupa’nın hızlı değişimine tanıklık etti. 1934’te Nazilerin baskısı yüzünden Avusturya’dan ayrıldı. Önce İngiltere’ye, 1940’ta da Brezilya’ya göç etti. Satranç, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Olağanüstü Bir Gece, Bir Kadının Yaşamından Yirmi
Dört Saat, Amok Koşucusu gibi unutulmaz novellaları ona büyük bir ün kazandırdı. Novella, öykü, deneme, biyografi ve oyun gibi farklı türlerde çok sayıda yetkin ürün verdi. Psikolojiye ve Freud’un öğretisine duyduğu ilgi onu derin karakter incelemelerine götürdü. Önemli denemeleri arasında Üç Büyük Usta (1920); Kendileriyle Savaşanlar (1925) ve Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar (1928) sayılabilir. Sabırsız Yürek (1938) adlı bir psikolojik romanı da mevcuttur. Yazara büyük ün kazandıran bir başka yapıtı İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar’dır (1928). Zweig ayrıca Joseph Fouché, Marie Antoinette ve Mary Stuart’ın nesnellikten çok sezgiye dayanan biyografilerini yazmıştır. Avrupa’nın Hitler’e köle olduğunu görerek umutsuzluğa kapılan Zweig, 1942’de eşiyle birlikte intihar etti.